Bugün bayram.
Stokları eriten tüccarın hesab günü
Nazar değmesin diye
Beklediğimiz gibi geçmedi sakızını çiğneyen esnafın muhasebe günü.
Her şey dahil fırsatçısı turizmcinin yemekleri tuzlu sunup bir şişe suya on lira ekstra yansıtması günü.
Eşitmiş insanlar
Öyle demiş Frenkler
İnanmış bizimkiler.
O kadar inanmış ki
İmamından
Diyanet İşleri Reisine
Askerlik görevimizi kısa dönem olarak Menemen’de yaptık efendim.
.
O zamana kadar hep transit geçmiştik Menemen’den
Bir yoğurdunu bilirdik bir de Kubilay’ını
.
Devir 12.Eylül’ün en netameli dönemi.
.
Onbaşı dahi
General mesabesinde.
Mushaf efendim lügatte iki kapak arasına toplanmış sahifeler manasına gelmekte.Istılahta ise kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ifade etmekte.
70 ve 80 lerde efendim "kamuoyu önderi" yahut "aydın" şimdiki kadar çok değildi.
Mevcutları ise çok kıymetliydi.
Bu kıymetlilerden biri de Ahmet Kabaklı idi.
1985 de Asitane'ye gelip muhasebe dükkanı açtığımızda kışları çetin geçiyordu ve dükkanımızda teshin vasıtası yoktu.
Ama Ahmet Kabaklı''nın Türk Edebiyatı Vakfına çok yakındı.
Çarşamba günleri öğreleden sonraları burada sıcak sohbetler oluyordu
Gezen hafta efendim
Pazartesi günü
Babamı Armutlu'ya yolcu edeceğim.
Bir saat öncesinden vardık İDO Yenikapı İskelesine
Bir saati değerlendirmek için
Yan taraftaki yabancı markalı zincir restonanıh sundurmasına geçtim
Sıcak çikolatımı söyleyip sigarımı yaktıımda
Malum efendim;
Yurdum insanıyız
Yurdumuzda yaşıyoruz.
Yaşamımızda ister istemez
Bazı resmi kurum ve kuruluşlarla
Birtakım yazılı,sesli,görsel media ile içiçeyiz.
Malum efendim
Mübarek günlerdeyiz
Her anının dolu dolu
Her saniyesini diri diri yaşamamızı emrediyor televizyon imamları:
Bizim ilçede efendim
İki kardeş vardı.
Küçük kardeş pantolonunun düğmesini ilekleyemeyecek kadar hayata boşvermş biriydi,
Şoforlük yapıyordu.
Büyük kardeş ise
1960 ların sonu 70 lerin başı ortamında
Ben taşrada lise talebesi
O İstanbul'da tıp okuyan Tayyar Abi idi.
O Bafra tiryakisiydi ben Yenice.
O anlatırdı,herkes sorar O anlatırdı
Ben hep susardım.
.
Necip Fazıl'ı O tanıtmıştı bana
Cemil Meriç'i
Sezai Karakoç'u
Editörün "özgeçmiş" mesajını okuyunca önce sayfalara sığmaz diye düşündüm.
Sonra;
İbn-i Haldun geldi aklıma "Devletler de insanlar gibi doğar,büyür,ölür" tesbitiyle.
.
Sonra Mevlana geldi "Hamdım,piştim,yandım" şerhiyle.
.
Sonra İstanbul,Şişli,Pangaltı'daki fotoğrafcının "Olay molay yok,açıldık,fotoğraf çekiyoruz" yazan afişini hatırladım.
Geçen hafta efendim İcra (Hukuk) Mahkemesinde duruşmamız vardır.
Avukatlar ayrıcalıklı ya kaleme telefon etmiş "beklesinler,yoldayım" diye.
Müdür pürtelaş mübaşire koştu,
Mübaşir hakime.
Sıra da tam bu fakire gelmişti.
Hakim bekleyip beklemeyeceğimi sordu.
Müsbet cevabladım soruyu.
Bizim bir akrabamız vardı.
Babasıyla arası kötüydü
Sebebi de paraydı.
Baba zengin
Oğlan fakirdi.
Baba oğlunun çiftci olmasını,esnaf olmasını istiyordu
Oğlan şoforlükten başlayıp holding sahibi olmayı düşlüyordu.
Oğlan dediysem 30-35 yaşlarında
Evli barklı çoluk çocuk sahibi bir iyi insandı.
Bize gelir
Babaanneme dert yanardı.