Gözlerimi kapattım...
Bakıyorum sonsuzluğun dipsiz kuyusuna.
Bütun benliğimle açtım kalbimi.
Zira özlem duymadan sonsuzluğa,
Nasıl varayım sevdiğimin huzuruna...
Kainat büyüklüğünde gözüm gönlüm olsada,
Keşke bakabilsem, perdeler ötesine.
Dünyada bir can suyunu kana kana içsem,
Susuzluk nedir? bilmesem sonsuz maverada...
Yaşamıştık birlikte huzur dolu günleri,
Manevi bir iklimin zirve yaptığı yerde.
Şahidimiz olmuştur çadırın direkleri.
İlimle tefekkürün yapıldığı bu yerde….
Silinmez hatırası, aydınlık bir gecenin,
Gecenin bir anında dilden çıkan hecenin.
Asude ikliminde manayı zikredenin.
Muhabbet ateşinde yanıp piştiği yerde…
Su kaynar pınarından,
Susarız, su içmek için.
Susuz, çöl olur her yan.
Su verin, yeşertmek için…
Anne karnında sudayız,
Ölünce de suyla yunarız
Su kullanır, abdest alırız
Namaza kıyam etmek için…
Herbir yatağından, Muhabbet akar.
Ne güzel pınardır, Sevgi pınarı.
Başına oturmuş, sevgili dostlar.
Bal şerbet akıtır, Sevgi pınarı.
Sevgiye güzelliğe ait, Ne varsa.
Okunur gözlerden, Dostlar bakarsa.
Daldaki yapraklar, Güller solarsa.
Yeşertir bunları, Sevgi pınarı.
Kainat boşluğunda, sayılamaz seyyare,
Hassas mizan üzere, döne döne geziyor.
Galakside gezen yıldız, sanılmasın avare,
Işığıyla yeryüzünde, bizlere gülümsüyor.
Güneşlerin yakıtı ,bitmek nedir bilmiyor,
Varedenin adıyla, devran edip geziyor.
Bir milim uzaklaşsa, dünya buza kesiyor.
Gündüzü ısıtırken , gecede gizleniyor.
Nice on yıl geçti dostlarım burda,
Dört duvar üstünde tavanım yoktu.
Ayrı bir alemin muştusu varda,
Kimseli kimsesizlik hep bana düştü...
Sessiz bir çığlıkla duyurdum sesim,
Diktim gözlerimi, gök boşluğuna
Kırık çerçevede, yırtık bir resim.
Heyhat! Yaşamışım; ama boşuna...
Bu dünyada hayat ebedi değil,
Bu handa misafir olmaya geldik.
İşleri bitirip gitmeye değil,
İyiyi kötüyü bilmeye geldik.
Ticaret yaparız kar alış verişle,
Mizanda tartılan her güzel işle.
Örnek gösterilen bir yaşayışla,
Akabe yollardan geçmeye geldik.