Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Dut Ağacı
______________Bir dut ağacımız vardı evimizin önünde,
______________Ne umutlarla dikilmiş benim doğum günümde…

İki katlı evimizin tam önünü süslerdi,
Azgın rüzgârlara karşı kendini göğüslerdi!
Boyu boyundaydı evin, gövdesi ve dalları
Topraktaydı ayakları, havadaydı kolları...
Sihirli fasulye gibi ne çabuk uzuyordu?
Ben dibinde kaldım dutun o, gökte geziyordu.
Dalları bahçeye sığmaz sokaklara taşardı,
O mücessem dut ağacı insan gibi yaşardı.
Gözlerinden yaşlar akar, çocuk gibi ağlardı!
Dökülürken yaprakları ciğerimi dağlardı.
Rüzgârlar eğdikçe onu inim, inim inlerdi
Bir türkü yakardım ona, söylerdim hep dinlerdi:
Dut ağacı, dut ağacı
Ağlıyorsun bu ne acı?
Gölgende hep ana, bacı
Bir ömür yatmadı mı?


Ne ulu bir ağaçtı o, avlumuza çakılmış!
Sulanmış, çapalanmış, çocuk gibi bakılmış.
Almış da başını gitmiş sanki göğe değecek…
Mümkün mü rüzgârdan gayrı dallarını eğecek?
Kırıldı mı bir tek dalı, kırılır elim, kolum!
Mutlaka su verirdim ne zaman düşse yolum.
Uzanır yapraklarıyla sıvazlardı yüzümü,
Tıpkı insana benzerdi yaşartırdı gözümü.
Ne vefakâr bir ağaçtı, ana gibi yâr gibi
Salınıp vurdukça cama, bir mekân arar gibi.
Rüzgârlar eğdikçe onu, inim, inim inlerdi
Bir türkü yakardım ona, söylerdim hep dinlerdi:

Dut ağacı, dut ağacı
İnliyorsun bu ne acı?
Meyveni hep ana, bacı
Yiyip de tatmadı mı?

Yarım asırdır ayakta yorulmadan duruyor!
Arada bir çırpınarak duvarlara vuruyor…
Soğuklar çok donduruyor, sıcaklar kavuruyor
Sonbaharın rüzgârları, yaprağın savuruyor.
Ne kıştan korkusu onun, ne sıcaklardan bîzar,
Oldukça dut dökülüyor yerlere azar, azar.
Uzun yıllar çoluk çocuk, doyurdu bizi duta
Konu, komşu, gelen geçen, hırsıza ve hayduda...
İkram etti kıskanmadan şıralı dutlarını,
Ünü aşmıştı artık evin hudutlarını.
Ele baktı, güne baktı, yorulmadı bıkmadı,
İhmalden başkası onun gövdesini yıkmadı.
Oydular da bedenini, duttan yaptılar bir ut
Köklerinden fışkıranlar yeni dutlara umut...
Oyulurken geniş beli, inim, inim inlerdi
Bir türkü yakardım ona, söylerdim hep dinlerdi:

Dut ağacı, dut ağacı
İnliyorsun bu ne acı?
Meyveni hep ana bacı
Pazarda satmadı mı?

Filiz verdi, yaprak verdi, gölge verdi, dut verdi.
Vefakâr bir ana gibi, hep vermeyi severdi...
Şimdi mutlumudur bilmem, elden ele geziyor
Dokundukça mızrap ile sineleri eziyor...

Antalya-2002

Halil Şakir Taşçıoğlu

Yorumlar  

#1 htuztas 14-01-2013 19:24
Halil Şakir bey Uzun bir süreden sonra güzel bir şiirle geldiniz...

Şiiri okuyunca çocukluğumda evimizin önünde koskoca bir dut ağacı vardı. Herkes ondan yerdi ancak bir türlü dutu bitmezdi.

Gönlüne yüreğine sağlık..
#2 halil şakir taşcıoğlu 15-01-2013 10:33
kadirbilir asil gönlünüze kalbi şükranlarımı iletiyorum...Anadolu'muzda hemen her bahçeli evin önünde mutlaka bir dut ağacı vardır diye biliyorum...bereket timsali ulu ağaç...Saygılarımla...HŞT

Yorum Yapabilmek için Siteye Kayıt olmanız gereklidir.

Siteye Kayıt için Tıklayınız.